UFAK TEFEK GEZİLER 1 (PRAG)


DOBRY DEN BONITAS

Başlıklarımı Türkçe atmaya karar verip girişlerimi Çekçe yapıyorum. Çünkü Şeyma olmak bu tarz absürtlükler gerektirir.

Eveeeeeeet, başlıklarımı Türkçe atmaya karar vermekle birlikte bir anda aklıma gelen bu başlık aklıma böyle bir seriye başlama fikri de getirdi. Yazdıkça gelişiyorum, gelişmeye devam edeceğim diye umuyorum.

Prag... Anlatılamayacak bir güzellik... Başlığa koyduğum fotoğraftaki kurabiye dükkanı hemen Kafka Müzesi'nin karşısı bu arada. Oldukça ünlü bir kurabiyeci ve fiyatlar biraz yüksek. Ben Türkiye'ye dönmeden gittiğimde satın almayı düşünüyorum, hediye etme amacıyla falan (Adı Pernikovy Panacek).  

Öncelikle şunu söylemek istiyorum aslında, bu benim Prag'a ikinci gelişim. İlk geldiğimde şey diyordum ''Prag'ı adamakıllı gezmek isteyene 2 gün yeter''. Prag'ı adamakıllı gezmek için ancak 1 ay yeter arkadaşlar. O kadar çok müze, kilise, sinagog ve sayılamayacak kadar tarihi yapı var ki... Zaten müzeleri hakkıyla gezmek isteseniz bilemiyorum işin içinden ne kadar sürede çıkarsınız. Ben bu sefer 5 kişilik bir grupla gittim. O yüzden hakkıyla gezebildim diyemem ve şunu da ekleyeyim; bir yeri hakkıyla gezmek istiyorsanız ya yalnız gezin ya da en fazla bir kişi. Arkadaşlarımla gezmek kötü veya sıkıcı anlamında söylemiyorum bunu. Hani bazı şeyler kalabalıkla gerçekten olmuyor. 5 kişinin aynı anda aynı yeri görmek istemesi mümkün değil diye düşünüyorum. Prag'a trenle iki saatlik mesafede oturduğum için ben bu geziyi vakit buldukça telafi ederim ve serimde bir sürü Prag gezi yazısı okursunuz.


İlk durak gördüğünüz üzere Astronomik Saat'ti. Gerçekten büyüleyici ve devasa büyüklükte bir yapı. Bizim orada bulunduğumuz saatten ötürü aşırı kalabalık olduğu için kadraja sığacak açı bulamadım. Ben de sadece saat kısmını aldım. Bu saatin üst kısmında iki küçük pencere var. Saat tam 12.00'de camlar açılıyor ve içeride küçük değişik heykeller dönüyor. İnsanlar bunu görmek için orada baya bekliyor. Biz tesadüfen o saatte oradaydık. Bence görmek için beklemeye o kadar da değecek bir olay değil. Video çektim ama bloga nasıl video ekleniyor, bilmiyorum. Daha önce denedim, beceremedim. Bilen varsa yorumlara yazsın.


Prag'da görülecek ne kadar fazla şey olduğunu anlatan küçücük bir tabela.


Ve Charles Bridge'den ufak detaylar. Köprünün üzerinde de yine kalabalık dolayısıyla düzgün fotoğraf çekebilmek çok zor. Benden sadece bunlar çıktı. Prag'la ilgili tek sıkıntı aşırı kalabalık olması galiba. Biraz daha sakin olsa da şehri rahatça görsek gezsek keşke.


Kızlar Lennon Duvarını görmeyi çok istedi. Oraya giderken Charles Köprüsünde merdivenlerden inince hemen böyle tatlış bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Oradayken fark etmedim, şimdi yazarken internetten baktığım kadarıyla burası Kampa Adası diye geçiyor. Ama tam emin değilim, internetin yalancısıyım. Bu arada Lennon Duvarı tadilatta, kasımda açılacakmış. Yine az zamanı olanın o kadar da görmesine gerek olmayan bir yer (bu yerlerden biri de Dancing House). 


Şu gördüğünüz dapdar merdiven sadece bir kişinin geçmesine müsaade ediyor. O yüzden de ışık koyulmuş. Esprili olmuş. Çok sevdim ben. Bu arada merdivenler bir restorana iniyor ama tabi ki yine aşırı pahalı. Gerçekten Prag ülkenin diğer yerlerine göre oldukça pahalı. Konudan konuya atlamış gibi olacak ama günlük toplu taşıma biletinde öğrenci indirimi yoktu ve 110 korunaydı. E bir şehri görmek istiyorsanız bir zahmet yürümenizi de önereceğim yani günlük bilet Prag için gerekli değil bence. Çünkü yürüyerek hemen hemen her yere kolayca ulaşırsınız. Belki zaman kısıtlıysa gerekli olabilir ama ben nedense yine toplu taşımayı zaman kaybı olarak görüyorum. İneyim bineyim derken çok zaman geçiyor. Ben tren istasyonundan şehre gitmek için 90 dakikalık bilet almıştım 32 korunaydı ama buna da gerek yok 30 dakikalık yeterli olur. Gidecek olanın aklında olsun, 30 dakikalık bilet 24 koruna.


Wallenstein Sarayı'nın bahçesinden şöyle iki görüntü bırakayım. Şu duvar gerçekten çok ilginçti. Gören malzemesini merak ediyordur diye düşünüyorum. Bizzat dokundum. Bence taş. Bir de şu tavus kuşları... Böyle yemeği kaptıkları an uzaklaşıyorlar sizden. Benim kadrajım bu kadarını yakalayabildi ama insan içinden geçirmeden edemiyor ''Yüce rabbim neler yaratıyor'' diye. 


Bacaklara kuvvet. Birazcık şehirden yukarı doğru tırmanıp Prag Kalesine ulaşıp şehrin manzarasına yukarıdan bakıp büyülenmeye devam edebilirsiniz. Hemen bu alanda bir de Aziz Vitus Katedrali var hemen aşağıya ekleyeceğim fotoğrafını. Yine buralarda aşırı saçma bulduğum bir gelenek var, katedrallere para ödeyip giriyorsunuz. Milano'da da o şekildeydi. Diğerlerine para ödeyip ödemediğimi hatırlamıyorum. Her zaman bunu saçma bulacağım. İbadethaneyi neden para ödeyip görüyoruz yahu. Aslında tam şu an düşündüm de ücretsiz olsa izdiham olabilir. Paralı olmasına rağmen inanılmaz bir kuyruk beklemek zorunda kalıyorsunuz. Bu sefer içeri girmedik biz. Yine kadrajıma sığdırabildiğim kadarıyla çekmeye çalıştım. 


''Nerede bizim beşincimiz?'' Maalesef fotoğrafı o çekti, Aylinciğim. Çok tatlı bir kız diye detay verip devam edeyim.


Ah şu iki pozu yakalayabilmek için ne kadar beklediğimi ve uğraştığımı gösterebilmek isterdim. Vlatava Nehri güzelse belki Charles Köprüsü yüzünden ama kimse bu güzelliklerin hakkını da yemesin. Hele gün batımında nehirde süzülüşleri gerçekten harika gözüküyor. Kapanışta gün batımı fotoğrafını ekleyeceğim. Benim hayatımda gördüğüm en güzel gün batımıydı. 


Bu maymunla tamamen tesadüf eseri karşılaştık. İnternette gezilecek yerlere bakarken falan da hiç karşıma çıkmamıştı. Jewish Quarter'ı ararken bulduk. Jewish Quarter'ın etrafında gezinip bir türlü bulamamız fiyaskosu... Bir sonraki gidişimde göreceğim ilk yer kesinlikle Jerusalem Sinagogu. Maalesef orayı ararken zamanımız bitti, tren saati geldi.


Kafka'cığıma atfen yapılmış bir heykelle de yine bu arayış sırasında karşılaştık. Bir sonraki gezim biraz Yahudi tarihi ağırlıklı olacak sanırım.


Buyrun gözünüz gönlünüz açılsın, araya biraz da kendimi sıkıştırmış olayım. Ama en güzel görüntüyü en sona sakladım. Fotoğrafların hiçbirinde filtre yok bu arada. Zaten belli oluyordur. Blogda filtre kullanmayı sevmiyorum. Instagramda filtre olabilir ama burası tamamen farklı bence. Neyse en güzel renkli gün batımıyla veda edeyim. Üşenmeden okuyan herkese teşekkür ederim.


(Umarım nehrin üzerindeki restoranda aynen böyle bir gün batımında Barış'la vakit geçirme şansımız olur. Okuyan herkes amin desin lütfen)


xoxo S. Fraser





Yorumlar

  1. Fotoğraflara bayıldım. Prag gitmek istediğim ülkeler arasında. Maalesef ki kur yüzünden pasaport aldık ama gidemiyoruz:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya aslında Prag, Çek Cumhuriyeti'ndeki diğer şehirlere göre oldukça pahalı ama para birimi Euro olmadığı için diğer Avrupa şehirlerine kıyasla uygun diyebiliriz. Umarım bu olağanüstü güzellikteki büyülü şehri en yakın zamanda ziyaret edebilirsiniz 🙏🏼✨

      Sil
  2. Fotoğraflar müthiş Şeymoş tam bir gezi yazısı olmuş 😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler kankim, gezi yazıcısı olmaya karar verdim zaten 😜⭐️💫

      Sil
  3. fotoğraflar harika, Prag eşimle bizim seyahat listesinde olan ülkelerden ama bakalım gitmek ne zaman kısmet olacak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize çok sevindim, umarım en yakın zamanda yolunuz düşer bu büyülü şehre :)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar